Toplam 600 gunu gececek...
20 Eylül 2010 (Gün 70) 16.1328S,73.4095E
Geçen hafta güneybatıdan gelen ölü dalgalar ve son günlerde de güneydoğudan artan rüzgarlar epey hırpaladı teknemi. Geçen akşam devrilen bir dalga, teknemi 90 derece sancak tarafına yatırdı, sonra itelerken küpeştemi suda kepçe gibi sürdü. Tekne sonunda doğrulduğunda su dolu olduğundan eski oynaklığı kalmamıştı. Güvertede bağlanmadık ne varsa yüzüyordu. Kapalı kabin kapısının arkasında bekledim, tahliye pompası eşiği hallederken, tekne tahliye deliklerinden suyunu boşaltıp ağır ağır tekrar yükseldi.
Sabaha güvertede bakındığımda, 4 litrelik bir su bidonu ve içine boş yemek paketlerini teptiğim plastik protein tozu kavanozu kaybolmuştu. Okyanusların böyle güvertemden plastik çöp yıkamasına izin veremem. Bir dahaki geçişimden önce sağlı sollu küpeştelerin altına koyduğum çöp torbalarını örtmek için birer ağ takmalıyım.
31 Ağustos itibariyle okyanus kürekçiliği kariyerimdeki toplam gün, John Fairfax'in 541 günlük toplamını aşıp Peter Bird'ün ardından ikinci sıraya yerleşti. Hint Okyanusu geçişimi tamamladığımda toplamım 600 günü aşacak. Bakınız: ORS ?statistikleri -- Denizde En Uzun Toplam Gün Sayısı
Bu sporun öncülerinden olan İngiliz kürekçi Peter Bird, 1996 yılında Pasifik okyanusunu batıdan doğuya Asya anakıtasından Kuzey Amerika anakıtasına kürekle geçmeye çalışırken denizde kaybolmuştu. Bodega Bay'den beridir Peter'in anısına logosunu teknemde taşımaktayım. Onun akıl almaz toplam 937 günlük rekoru hala kırılmayı beklemektedir.
John Fairfax, 1969 yılında kuzey Atlas okyanusunda tek başına Kanarya Adaları ve Florida arasını kürekle geçen ilk kişidir. Daha sonra Sylvia Cook ile birlikte San Francisco'dan Pasifik Okyanusu'na açılmış, 1972 yılında Avustralya'daki Lizard adasına varmıştır.
John Fairfax'den şu alıntı hoşuma gider:
"Zannetmiyorum ki, aramızda dağlara tırmanma ya da okyanusları kürekle geçme ihtiyacı duyanlar, bunu 'onlar orada olduklarından' yapmışlardır ya da yapacaklardır, aksine 'biz burada olduğumuzdandır.' Biz olmadan dağlar ve okyanusların kendi başlarına bir anlamı yoktur: 'oradadırlar' ve hep orada olacaklardır, fakat sayısı çok az olan kimimizde kendi çelimsiz gücümüzü onların kudretinde sınamak ve onları değil kendimizi fethetmek hayalini uyandırırlar. Akıl almayacak bir hedefe layık olduğumuzu ispat etme mücadelesi bizim en büyük ödülümüzdür.
Bizim için sonuç değil, kendi seçtiğimiz, Doğa ile onun en haşin şartlarında yüzleşmek ve savaşmak yolunda ne kadar yeterli olduğumuz önemlidir. Bu yolda ölenler yenilerek ölmüyor; tam aksine onların ölümleri bir başarı, eğilmeyip kırılan o dikbaşlı insan ruhunun bir sembolü. Ne mal olduğumuzu sınamak, bütün mücadelemiz bu."
Kendi adımı sporumuzun bu iki öncüsünün arasında görmek büyük bir şeref.
Erden.
.
.
|