Yedek kurek hazir!
18 Ekim 2010 (Gün 98) 12.8462S,56.9019E
Uydu telefonumla modem bağlantısı kurmada güçlük çekiyorum. Kısa bir süre geçince hat düşüyor ve ne email yollamak ne de siteye haber yazmak mümkün oluyor. Nadiren bağlanabiliyorum, nedenini buldum gibi ama emin değilim.
Artık kullanmaya hazır bir yedek küreğim var. Epoxy tutkalı bulunca parçaları hazır olan küreği derlemeye başladım. Bir süre önce deniz çıpasında beklerken, tamir faslına kabinde kırık küreğin daha kısa olan sap tarafını hazırlamayla başladım.
Şaftın, sap ucunda en büyük çapta olmasından ve palaya doğru incelmesinden ötürü, benzer yapıda olan bir başka şafttan kestiğim 70 santimlik ara parçayı kama olarak şaftın sap ucundan sokup kırığa doğru kaydırdım. Kamanın uç kenarına hem güzelce şaftın içinde ortalansın, hem de daha sonra epoxy tutkal döktüğümde conta vazifesi görüp sızdırmasın diye bant sarmıştım. Bant yerine oturup sıkıştığında, kamanın ince ucu 40 santim kadar çıkmış, 30 santimlik bir bölümü içeride kalmıştı. Önceden hazırladığım dört ufak ruloyu sıkıştırıp kamayı bu sefer kırık uçta ortaladım. Kağıttan bir koni yapıp huni olarak kullanacak şekilde aralığın kenarına bantladım. Ara parçanın etrafında kalan 3-4 milimetrelik boşluk şimdi epoxy tutkal ile doldurulmaya hazırdı.
Ara parçanın uzantısıyla birlikte 1.5 metre uzunluğu bulan şaftı sap tarafı aşağıya gelecek şekilde eşiğin bir köşesine bağladım. İki hacim epoxy ile bir hacim katılaştırıcıyı bu işe feda ettiğim bir plastik bardakta kardım. Rüzgar 15-20 knot şiddete düşmüştü ama daha da düşsün isterdim. 25 knot rüzgar kaşığımdan yemeğimi uçuruyordu! 15 knot rüzgarsa şimdi tutkalı huninin dışına dağıtıyordu. Tutkalın çoğu neyseki yerini buldu ve şafta ile kamanın arasında kalan boşluk uçtan 2 santim kalasıya kadar tutkalla doldu. Tutkal donsun diye şaftı kendi haline bıraktım. Bekleyince tutkal 24-saat içinde taş gibi olacaktı.
Küreğin pala tarafını yapıştırmadan önce biraz hazırlık gerekti. Palanın "sıfır açıda" olması gerekiyordu. Yani küreği küpeştelerin kenarında bulunan aylara yerleştirdiğimde, palanın suya giriş açısının dik olması lazımdı. Yarış teknelerinde bu farklıdır, bilerek palaya biraz açı verilir. Böylece kürekçi pala suya girdiğinde bacaklarının olanca gücüyle küreklere asıldığında, o açı tekneyi sudan kaldırmaya çalışır ve kürekçinin geriye ve yukarıya doğru olan hamlesini dengeler.
Palayı doğru açıda yerleştirip daha sonra denkleştirmek için şaftın üzerine bantla işaret koydum. Şaftın içine sokmadan önce kamanın ucuna yine bant sardım. Ara parça yerine oturduğunda kırık bölümde şaft birleşmemiş, iki şaft ucu arasında 4 santim kalmıştı. Demir testeresiyle kesip düzelttiğim karbon elyaf şaftın kırık uçları nedeniyle küreğin boyu kısalmamalıydı, o yüzden o 4 santim önemliydi. Farklı imalatçılardan gelen şaftlar yüzünden, epoxy tutkal ile doldurmam gereken boşluk pala tarafında çok daha dardı. İki mandalın uçlarını kesip kamayla şaftın arasına çakınca kürek doğruldu.
O boşluğa epoxy tutkal dökmek bir meseleydi. Küreği eşikte palasının ucunda dikince kırık, 2.4 metre yüksekte kalıyordu. Ben eşiğin iki tarafına basıp yükselince kırık, çenem hizasına geliyordu. Teknenin sağa sola sallanması, yüksekte daha bir farkedilir oluyor, tutkal kabıyla huniyi denkleştirmede çok zorlanıyordum. Bu iş için iki el gerekiyordu ama o kadar yüksekte ve sallantıda kendimi emin hissetmiyor, tutunma ihtiyacı hissediyordum. Kabinin tavanı kalça hizamdaydı, bacaklarımı dizden büküp beni silkeleyen teknenin üzerinde dengemi bulmaya çalışıyordum. Ne zaman huniyi denk getirip tutkalı döksem, bu sefer rüzgar tutkalı uçuruyor etrafa saçıyordu. Bir dolu küfür ve ıkınmayla bir miktar tutkal doğru adresi buldu, geri kalanını bir havluyu gözden çıkarıp derhal sildim. Yine tutkal donsun diye 24 saat beklemek gerekti.
Kama, şaftın iki tarafında da yerine oturmuş olduğundan, artık küreği güverteye yatırıp çalışabilecektim. Bir plastik torbayı kesip kalıp görevi görsün diye o dört santimlik aralığın üzerine gerdim. Epoxy bu tür plastik malzemeye yapışmıyor. Yeni bir kağıt huni kullanarak, gerdiğim o plastiğin üst tarafında bıraktığım ufak bir delikten tutkalı döktüm. Tutkal, şaftın içinde yatay olarak yayılıp boşluğu doldurdu. Tutkalın akmasına yardımcı olsun diye bir bıçağın sapıyla şafta dışarıdan vurup titrettim. Çok geçmeden kamayla şaftın arasındaki tüm boşluk, gerdiğim plastiğin içi dahil tutkal ile dolmuştu. Bunu da 24 saat beklettim...
Elimde kalan epoxy tutkalı iyi değerlendirmeliydim. Keşke rüzgarda o kadar epoxy savrulmasaydı, neyse... 10 santimlik fiberglas şeritten dört tane 20 santimlik bölüm kestim. Bunlardan iki tanesini tutkalla ıslatıp uzunlamasına şaftın şimdi silme epoxy dolu olan kırığının üzerine serdim, enlemesine çepeçevre sardım. Bu iki dikdörtgen fiberglas kumaş, şafta sarılınca uzun kenarlarında birer santim kadar örtüşüyordu. Bir plastik torbayı daha kesip fiberglas üzerine sardım, dışarıdan ovalayarak hava kabarcıklarını söndürdüm. Bir 24 saat daha geçince diğer iki fiberglas kumaşı da sardım... Bu fiberglas sargılar, şafta dışarıdan destek verecek, karbon elyaf şaftın kırık bölümünde uçlarından dağılmasını engelleyecekti.
Bu da bir gün bekledi ve tamir tamamlanmış oldu. Geriye bir tek, çok önce söktüğüm tahta sapı takmak kalmıştı. Üstelik fazlalık tutkal donunca plastik bardağımın içinden yolup temizleyebilmiştim. Bir daha kullanamam sandığım bardağım hala duruyor!
Küreğim şimdi herhalde daha sağlam, ama kesin daha ağır! Güvertede haftalardır darmadağın durmak yerine, tekrar teknenin sancak tarafında bayraklı palasıyla eski yerinde duran yedek küreğin havası başka oluyor.
Erden.
.
.
|